Geleneksel Meslekler ve Yöresel El Sanatları
İlin Tavas, Acıpayam, Çameli, Güney ve
Çal ilçelerinin kırsal alandaki yerleşme ünitelerinde el sanatları çalışmaları
yapılmaktadır. Özellikle ev hanımları ve genç kızların çeşitli renkte ince
ipliklerle; tığ, iğne, mekik gibi araçlar kullanarak yaptıkları “oyalar”
sürdürülmekte bu zarif ve geleneksel el işleri günden güne rağbet görmektedir.
Böylece bilim ve tekniğin zamanımızdaki ileri adımların durdurmakta olduğu el
sanatlarımızı kurtarma çabaları hızla sürdürülmektedir.
Geleneksel Denizli El Sanatları; dokumacılık, hasırcılık,
dericilik, testi ve bardak yapımcılığı, urgancılık, bakırcılık, demircilik,
tarakçılık, semercilik-saraçlık, tel kırma gümüş işleri, iğne işleri, ağaç
işleri olarak sıralanabilir.
Dokumacılık:Denizli’de dokumacılığın kökeni, Antik
dönemlere dayanır. Bu temel uğraş, Çürüksu ve Büyük Menderes vadilerinin,
Türkler tarafından iskân edilmesinden sonra da gelişerek devam etmiştir.
Dokumacılığı, genellikle kadınlar yapmaktaydı. Çürüksu ovasında yetiştirilen
kaliteli pamuklar, iplik haline getirilir; ceviz yaprağı, soğan kabuğu,
palamut, sumak, mazı, birçok ot ve köklerden elde edilen boyalarla
renklendirilmekte, yörede beslenen uzun ve ince tüylü bir koyun cinsinden elde
edilen yünlerden de zarif yünlü kumaşlar dokunurdu. Her iki türdeki iplik
elyafının iyi nitelikli oluşu ve kuvvetlice eğrilmesi, kumaşın kaliteli ve uzun
süre dayanmasını sağlıyordu. Bu kumaşlar yapıldıkları kentin adı ile
anılır, yurtiçi ve yurtdışı pazarlara da ihraç edilirdi. İbni Batuta’ya göre
burada eşi benzeri olmayan altın işlemeli pamuklu elbiseler dokunurdu. Osman
Gazi’nin kişisel eşyaları arasından, Denizli tülbentleri, saray kadınları için
iç çamaşırlık ince beyaz bezler, bayraklık kırmızı kumaşlar, şalvar çıkmıştır.
İshak Fakih, XIV. yy.ın ikinci yarısında Osmanlı Sultanı l. Murat’a ve
Germiyanoğlu Süleyman Şah’ın kızının Yıldırım Beyazıt ile evlenmesi nedeniyle,
Denizli’den alemli ak bezler alındığını söylemektedir. XVII. yy.da Denizli’yi
ziyaret eden Evliya Çelebi’de, Akdağ’ın beyaz pamuk bezinin, Acem ve Musul
bezinden daha ince olduğunu yazmaktadır. Bu ifadesine göre, kumaşların o
dönemde dünyada üretilen kumaşlarla yarışacak düzeyde olduğu anlaşılıyor.XlX.
yy.ın başlarına değin Denizli’de dokumacılık gerçek bir sanat niteliği
taşımaktaydı. Bu dönemde bölgedeki bez gereksinimini, tamamıyla yöredeki
üreticiler karşılıyordu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun açık pazar durumuna
gelmesinden önce Denizli’de yetiştirilen pamuk, geleneksel yöntemlerle
işlenirdi. Dokuma için gerekli iplik bu yolla sağlanırdı. Daha sonra çoğu
İngiliz kaynaklı iplik ve pamuklu dokumaların ithali, pamuk üretimini ve el
dokumacılığını olumsuz etkiledi. Yerli kumaşlar ithal malların rekabeti ile
karşı karşıya kaldılar. Denizli’ye ilk yabancı dokuma 1872’de girdi. Japon
ürünlerinin yerli ürünle rekabeti 1920 lerin sonlarına değin sürdü.
1914’ten önce Denizli dokumaları renk ve desenleriyle üstün
nitelikte ürünlerdi. Her bölgenin ünlü dokumaları olduğu gibi, kimi ustaların
kendi adlarıyla bilinen ürünleri de bulunuyordu. 1. Dünya Savaşı’nda askere
giden ustaların yerleri boş kalmış, dokumacılık yer yer durgunlaşmıştır.
Yumağını bitirmeden askere giden ustaların yumakları, yıllarca asılı kalmış, bu
işi devam ettirecek usta bulunamamış ve kimi yerlerde dokumacılığı kadınlar
sürdürmüştür. Savaş sonunda sağ kalabilen ustalar geri dönerek bu sanatı
canlandırmışlarsa da eski niteliğine ulaşamamıştır. El dokumacılığı bu
dönemde yaygın biçimde evlerde ve atölyelerde yapılmaktaydı. 1927’de dokuma
tezgâhı olmayan ev yok gibiydi, ayrıca 423 dokuma atölyesi vardı.Denizli
merkezi dışında, Buldan, Sarayköy, Babadağ, Tavas, Kızılcabölük ve Kale’de
köklü, gelişmiş bir dokumacılık bulunmaktadır. Özellikle Babadağ, Kadıköy
dokumalarıyla, Buldan ise beziyle Anadolu’da ün salmıştır. Dokumacılığın büyük
çoğunluğunu yatak çarşafları ve alacalar oluşturur. Basmacılık ve kuşakçılık en
gelişmiş tekstil dallarından biriydi. Ayrıca kimi köylerde yünden “Kılçar”
denilen şalvarlık dokunurdu.Serinhisar’da yünden menevrek, kılçar, çakşırlık,
kara kuzu yönünden şalvarlıklar dokunurdu. Bekilli ve Çal’ın Ortaköy köyünde ak
bez ve alaca bezler imal edilmiştir. Bürgü, bohça, perde, yastık kılıfı
işlemeleri Buldan ve diğer bazı köylerde üretilmiştir. Güney ilçesi Eziler ile
Çal’ın Süller kasabasında halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir. Halı, kilim,
heybe, torba, çul, çuval, seccade gibi kaba dokuma sanayi ürünlerinin tarihi de
çok eskilere dayanmaktadır. Halıcılık, Yatağan, Bozkurt, Çal ve ilçelerinde
gelişmiş bir sanattır. Süller kasabası da kilimleri ile ünlüdür.Acıpayam’ın
Yeşilyuva kasabasında 1960’dan önceki yıllarda yolluk, kilim, heybe ve torba
dokuyan basit tezgahlar bulunmaktadır. Bu ilkel tezgâhlarla kasabanın ihtiyacı
karşılanırdı. Bu dokumalardaki ipler evlerde eğrilir ve boyanırdı. Bugün kasaba
yün ip boyama ustaları vardır ve eski yöntemle ipleri boyamaktadırlar. Kadınlar
da kilim ve yolluk dokumaktadırlar.
Dericilik:Denizli yöresinde dericilik sanatı da
dokumacılık kadar eskidir. Bu uğraş Türkmen Boyları’nın, Denizli yöresine
yerleşmelerinden sonra daha da değer kazanmıştır. 1071’de Türklerin Honaz
kalesini ele geçirmeleri ile burada ilk yöresel Türk dericilik faaliyetinin
temeli atılmıştı. Her ne kadar Denizli dericiliğinin kuruluşu Ahi Evran ile
başlatılmakta ise de, Ahi Evran Denizli’ye geldiğinde yörede gelişmiş bir deri
sanatı bulunmaktaydı. Ahi Evran’a bağlı şeyhlerden Ahi Kaysar, orta çağda
dericiliği Acıpayam’a bağlı Yeşilyuva’da tesis etmişti. T.Toker, debbahlığın
piri olarak bilinen Ahi Evran’ın kendi adıyla kurduğu teşkilatın 32 iş koluna
ayrıldığını yazar.
Dericilik genellikle bol akarsu olan yerlerde
yapılırdı. Bunlar arasında il merkezi, Honaz, Yeşilyuva ve Buldan ilçesine
bağlı Narlıdere köyü, tabakçılık ve çizme yapımında gelişmişti. Osmanlı
döneminde de önemini koruyan bu sanat, ayakkabıcılık, çizme, cilt, silah
aksesuarı ve saraçlık olarak gelişmişti. Hayvan koşumları ve eğerleri, deri ve
köseleden üretilmekteydi. Elvan deri olarak nitelendirilen deri örnekleri
arasında siyah, kırmızı ve sarı renkler ünlüydü. Yakın bir zamana kadar bu renk
derilerden kadınlara, genç kız ve gelinlere Hitit tipinde burnu kalkık, pullu
ve işlemeli zarif terlikler yapılırdı.
Yeşilyuva geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemli bir
dericilik merkezidir. XlX. Yüzyılda kasabanın alt eteklerine değin akan ve
kentin ortasından geçen Cilhan ve Macar dereleri boyunca, yüzlerce tabakhane
kurulmuştur. Bu tabakhanelerde işlenmiş olan, kösele, sahtiyan ve meşin gibi
deri ürünler Konya, Antalya, Girit, Rodos, Muğla ve İzmir’e gönderilmekteydi.
Günümüzde de yöre insanı geçimini çoğunlukla ayakkabıcılıktan sağlar ve hemen
her evin küçük bir ayakkabı imalathanesi bulunur. Daha önceleri elle dikilen
ayakkabılar günümüzde teknolojik gelişmeyle birlikte yerini makinelere
bırakmıştır. Geçmişte bir ayakkabının her aşamasını kendileri yapan ustalar
bugün sadece belirli bir parçasını yapmaktadırlar. Böylece ayakkabıların
belirli bölümleri üzerinde ustalaşma olmaktadır. Bu durum daha seri ve
istenilen niteliğe yol açmıştır. Bu aşamalar saya kesimi, saya traşçılığı ve
saya dikimidir. Yeşilyuva, günümüzde Türkiye’nin kösele ihtiyacının % 80’nini
karşılamaktadır. Ayakkabıcılık, ayakkabı kesme, taban yapıştırması, freze,
fora, boyama ayrı ayrı işler haline gelmiştir. Bu mesleğe bağlı olarak
semercilik, saraçlık meslekleri de yaygındır.
Testi ,Bardak. Seramik Yapımcılığı ve Boyaması:Testi,
toprak bardak, küp, saksı Serinhisar, Çivril, Tavas ve Sarayköy ilçesinde çok
eski yıllardan beri devam eden bir sanat dalıdır. Yörenin kırmızı toprağı,
bardak yapımcılığına uygun olduğu için, bu sanat dalı ilçede gelişme
göstermiştir. Testi ve bardak yapımcılığı çok uzun ve zahmetli bir iş
olduğundan, yeni yetişenler bu mesleğe ilgi göstermemektedir.
Urgancılık:Serinhisar ilçesinde urgancılık ata
mesleklerinden biri olup, varlığını günümüzde de sürdürmektedir. Bu işi
genellikle kadınlar yapmaktadır. Erkeklerde üretilen urganların pazarlama
işiyle uğraşmaktadırlar.
Bakırcılık:Bakır işlemeciliği geleneksel el
sanatlarımızdan olup, Denizli merkezindeki Kaleiçi'nde yüzyıllardan beri
varlığını sürdürmektedir. Burada birçok sofra takımı, çanaklar, iliştirler,
kaşık, kepçe, kevgir, sini, leğen, yemek tencereleri, kazanlar, ibrik vb. mutfak
eşyaları imal edilmektedir. Günümüzde bu sanatı sürdürenlerin sayısı oldukça
azdır. Bakırdan yapılan mutfak malzemelerinin yerine çelik, alüminyum,
porselen, çinko ve plastik gibi maddelerden yapılan daha ucuz ve kullanışlı kap
kacaklar almıştır. Günümüzde bu sanatı devam ettiren ustalar çoğunluğu turist
olan bakırdan yapılan süs eşyacılığına yönelmişlerdir.
Bıçakçılık:Serinhisar ilçesinin Yatağan kasabasında,
Yatağan Baba’nın yadigârı olan demircilik sanatı köyün kurulduğu tarihten beri
devam etmektedir. Buna bağlı olarak bıçakçılık sanatı gelişmiş olup, bıçak,
çakı, tahra, balta, makas, kırklık, saban demiri ve pala gibi iş aletleri
günümüzde de yapılmaktadır. Ülkenin her yerine gönderilerek, Yatağan insanının
maden sanatındaki yaratıcılığı ve tarihten beri süregelen ata sanatı
tanıtılmaktadır. Yatağan adıyla özdeşleşen palalar, literatüre “Yatağan” olarak
girmiştir. XIII. Yüzyılın başlarında Osman Gazi’nin askerleri de, kendi sanatkârları
tarafından imal edilerek, erleri tarafından kılıç yerine kullanılmış,
Türkiye’nin her yerinde Yatağan palası adını taşımaktadır.
Yatağan Bıçakları:Yatağan'da yüzyıllara dayanan
demircilik sanatı halen devam ettiği şekliyle az çok eskiyi andırmaktadır.
Neticede demircilik mesleği günümüzde de tamamen değişmemiş, ileri düzeyde
makineleşmeyle birlikte gelişmiştir. Bıçak yapımına geçmeden önce, Yatağan'da
geleneksel metotlara göre üretilen bıçak malzemelerini sıralamak istiyoruz.
Bunlar; demir, meşin körük ocağı, çekiçler, örs, mengene, keser, kıskaç,
sunturaç, kalıp, keçe, zımpara taşı, bileği taşı, çark, aşkı takımı, kömür,
zeytinyağı, kemik, tel, delgi, keski, törpü, eğe, mühür, kazzağı, tığ, saplık
usturası, saplık demirinden meydana geldiği görülür (Çaycı ve Aytin 2006).
Bıçak yapımında şöyle bir sıralama izlenir: Önce körük
yakılarak işe başlanır. Ham demir kızdırılarak çekiçlerle örs üzerinde kabaca
bıçak şekli verilir. Bıçak sayısı kadar saplık alınır ve bu körükte ısıtılarak
yumuşatılır. Saplık usturası ile düzeltilir. Verilecek şekle göre saplık demiri
arasına konarak şekillendirilir. Böylece bıçak namluları soğurken bıçakların
sapları da kabaca hazırlanmış olur. Hazırlanan saplar kururken şekillendirilen
ve inceltilen bıçak taslakları yere alınır ve başka bir örsün üzerinde çekiçle
son defa şekil verilir. Sonra sap delikleri delinir, sırt ve ağızları eğe ile
düzeltilir, mühür basılır. Soğuyan saplara törpü ile şekil verilir. Demirin
kulpunun gireceği ağızlar açılır ve düzgün biçim alan bu bıçaklara su verilir.
Bu işlem için su ve zeytinyağı kullanılır. Daha sonra bıçaklar kösele taşı ile
çarkta parlatılır (Çaycı ve Aytin 2006).
1950'li yıllardan sonra ise yassı çeliğin üretilmesiyle
birlikte bıçak yapım metotları da değişmiştir. Yassı halde hazır olarak gelen
bu demirler önce şerit kesme makinesiyle şeritler halinde kesilir, bu çubuklar
körükte kızdırılarak çift çekiçle karşılıklı olarak hem şekillendirilir hem de
sertleştirilir. Bu parça üç defa ısıtılıp dövülür. Sonra sap ölçüsü ile beraber
bu şekil kesilir. Sap işleminde ise iki defa daha ısıtılıp çift çekiçle son
şekli verilir. Saptaki damga ve deliğin daha kolay yapılabilmesi için bıçak
tekrar tavlanır, rengi değişmeden delik alt havşası üst yuvarlak damga ile
delinir. Damgalar çelikten yapılır ve üzerinde ters yazılı kelimeler bulunur.
Bu damga, çekiçle hızla vurulunca zaten sıcak olan bıçağın üzerine oyuk halde
çıkar. Çeliğin kullanımda daha sağlam olması, iyi çalışması ve ilk keskinliğini
koruması için 1-1.5 kg'lık çekiçlerle ısıtılmadan dövülür, buna da "kuru
çekiç" işlemi adı verilir. Böylelikle darbeler demirin her tarafına
temayüz eder molekülleri sıkışır ve demir daha mukavemetli olur. Daha sonra
belirli tip ve modellere göre sapları yapılır su verme işlemine geçilir. Su verme
işlemi yine göz kararı ile değişik metotlarla yapılır (Çaycı ve Aytin
2006).
Yatağan Palası
:Yatağan Palasının ismini Yatağan Kasabasından alıp almadığı tam bilinmese de
araştırmacıların çoğuna göre ismini, bu Kasabadan aldığı yönünde
yoğunlaşmaktadır. Günümüzde ileri düzeyde bıçak ve kesici aletlerin üretimi,
yatağan adı verilen aletlerin ismini buradan aldığının delili olmalıdır. Ayrıca
Yatağan Kasabası'nın ismi ve bu ismi veren Osman Bey'in lakabı burada üretilen
kılıçlara verilmiş olabilir.Yatağan tabii ki sadece Yatağan Kasabası'nda
üretilmemiştir (Çaycı ve Aytin 2006).
XVI. yy.’ın ortalarında yapımına başlanıp XIX. yy.’ın
sonlarına kadar kullanılan bu kılıçların ismi üzerindeki başka bir görüşte;
yeniçerilerin bellerine doladıkları, şal kuşaklar üzerine bağladıkları,
meşinden yapılan silahlığın içerisine yatay bir şekilde yerleştirmelerinden
dolayı bu ismin takılmış olduğudur. Bu silaha da zamanla yatay olarak durduğu
için Yatağan adı verilmiştir. Ancak en güzellerinin Yatağan Kasabası'nda
asırlarca üretildiği, büyük ustalık gerektiren bu Türk kılıcının da bu beldenin
adını aldığı kabul edilir (Çaycı ve Aytin 2006).
Yatağan örneklerinin en eski örneği Dergiz Ali lakabıyla
tanınan ustanın 978/1570 tarihli eseridir.Yatağan Kasabası'nda ise en eski
demirci ustası olarak Mart 1703 tarihli bir belgede Demirci Hüseyin adlı bir
usta görülmektedir (Çaycı ve Aytin 2006).
Yatağan'da XX.yy.'da dikkatimizi çeken en tanınmış usta
Derviş Usta'dır. Onunla beraber Hüseyin Usta ismi de karşımıza çıkmaktadır.
Yatağanlar, Ahmet Alemdar, Abdullah, Salih, Hüseyin Kalfa, Usta Ahmet, Bekir
Beşe, Abdi, Genç Mustafa gibi yapımcı ustaların (şimşiryeran) sayesinde
Avrupa'ya ve Balkanlar'a yayılmıştır (Çaycı ve Aytin 2006).
Yatağanların yapımının son aşamamsını kın imali
oluşturmaktadır. Kın yatağanlardan bağımsız bir parça olması sebebiyle bazı
nüanslar ortaya koymaktadır. Kınlar genel olarak ahşap malzemeden imal edilerek
yüzeylerinin başka maddelerle kaplandığı görülmektedir. Kınların yüzeyleri
deri, kadife, gümüş, baton veya çeşitli maddelerle kaplanırdı. Bazı kınlar
komple gümüş olduğu örneklerde karşımıza çıkmaktadır. Bu madenlerin üzerine
bitkisel, geometrik tarzdaki motiflerle bezendiği görülmektedir. Yatağanların
kını üç parçadan oluşmaktadır: a) Kın Ağzı b)Bilezik c)Pabuç veya
Çamurluktur (Çaycı ve Aytin 2006).
Yatağan Kılıç Baston imalatı:Kılıç baston, bastonların
içinin oyularak küçük bir kılıç tipinde çeliğin yerleştirilmesiyle oluşturulmuş
bir silahtır. Böylece bastonlar her ne kadar yekpare bir görünüm sergilemesine
karşın iki parçadan meydana gelmektedir. Bunlardan ilki baston, ikincisi ise
bastonu dıştan saran kın bölümüdür. Boyutları genelde standart olarak yapılmış
olup 0.80 m. civarındadır. Bastonun eğri olan yani tutulacak sapı çekildiği
taktirde 1,5-2 cm genişlikten başlayarak uca doğru incelen bir kılıç çıkar.
Kesmekten ziyade bir şiş vazifesi gördüğü için şiş baston ismi de takılmıştır.
Yapım süreci aynen yatağanlar da olduğu gibi dövülmek suretiyle
çelikleştirilerek yapılmıştır. Yani külçe demir alınarak kızgın ateşte
ısıtıldıktan sonra dövülerek şekil verilmiştir (Çaycı ve Aytin 2006
Bastonların bezemesi, sap ve kın kısımlarında
yoğunlaşmıştır. Sap kısımları genellikle kuşbaşı veya ejderi anımsatan
figürlerden meydana gelmektedir. Kınlarda ceviz ağacından oluşan bölümün
üzerine kakma tekniğinden meydana gelen süsleme yer almıştır. Kınların
süslenmesinde şöyle bir yol izlenmiştir: Önce gümüş yazının yazılacağı yer
kazınır, eriyik haldeki gümüş haddeden geçirilerek ince tel haline gelene kadar
uzatılırdı. Sonra soğuyan bu tel hazırlanan satha yerleştirilir ve
düzenlenirdi. Şiş bastonları normal bastonlardan ayırabilmek imkansızdır. Bu
nedenle savunma aracı olarak her zaman kullanılmışlardır (Çaycı ve Aytin
2006).
Yatağan'da kılıç baston üretimi bir hayli gerilemiş
durumdadır. Bu işi yapan Mümtaz Yatağan isimli usta Cumhuriyet Dönemi'nin
tanınmış son ustasıdır. Adı geçen ustanın vefatıyla birlikte bu işi yapan usta
kalmamıştır (Çaycı ve Aytin 2006).
Hasırcılık:İlimizde görülen diğer dokuma türü, hasır
dokumacılığıdır. Çardak-Beylerli, Buldan-Süleymanlı, Çivril-Gümüşsuyu
yörelerimizdeki göllerden kesilen saz ve kamışlardan yere kurulan tezgahlarda
hasır denilen “yazlık örtüsü” ve tavanlara “dam örtüsü”, denizde kullanılan
hasır türleri dokunmaktadır.
Demircilik:Demir sanatı, ilimizde yüzyıllardan
beri devam eden köklü bir sanattır. Eski Kaleiçi Çarşısında “Demirciler
Çarşısı” olarak faaliyet gösteren bir bölüm bulunmaktadır.
Semercilik-Saraçlık-Nalbantlık:Son yıllarda tarımda
makineleşmenin artmasına bağlı olarak yük ve iş hayvanı (at ve eşek)
kullanılmamaya başlanılmıştır. Dolayısıyla eskiden bunlara bağlı olarak yaygın
olan semer yapımcılığı ve saraçlıkta oldukça azalmıştır.
Tel Kırma-Gümüş İşi:Oldukça ince ve planlı olan
bu işlemin mihraplı, elmas, makaslı, sepeleme, muskalı, yıldızlı, yapraklı,
tırtıl sarmalı gibi motif türleri vardır. İlimizde sadece Tavas’ta yapılan tel
kırmaya rağbet çok olmaktadır. Çivril İlçemizin Beyköyü’nde küçük ev
atölyelerinde gümüşçülük yapılmaktadır.
İğne İşleri: Bütün yörelerimizde hanımlarımız
tarafından yapılmasına rağmen Tavas yöremizde bir el sanatı ve ticari amaçla
yapılan iğne oyaları çok yaygındır.
Ağaç İşleri: Ağaç işi İlimizin ormanlık yörelerinde
Çameli, Tavas, Baklan İlçelerinin köylerinde daha çok yapılmaktadır.
Pazarlama : Valilik Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak gerek yurtiçinde gerekse
yurtdışında yapılan Turizm ve Tanıtma Fuarlarındaki standlarda İlimiz el
sanatlarının tanıtımı da yapılmaktadır. Ayrıca, Buldan, Babadağ,
Kızılcabölük’te tekstille ilgili, Yatağan’da bıçakçılıkla ilgili geleneksel
hale gelmiş festivaller de ürünlerinin tanıtımına önemli katkılar
sağlamaktadır. Bunun yanı sıra yerli ve yabancı basın mensupları ilin tanıtım
çekimini yaparlarken el sanatlarının da geniş biçimde yer alması sağlandığından
pazarlama hususunda herhangi bir problem bulunmamaktadır. Özellikle yerli
turist grupları Pamukkale ve İlimizdeki diğer turistik yerleri ziyaret ettikten
sonra Babadağ, Buldan ve Kızılcabölük tekstil ürünlerinden almak için buralara
da turlar düzenlemektedirler.
Kemik Tarak:Yatağan Kasabamızda camız ve
koç boynuzlarından kadın tarağı yapılmaktadır.Tarakların hammaddesini büyük baş
hayvanların boynuzları oluşturmaktadır. Öncelikle manda türü büyük baş
hayvanların boynuzları kullanılmıştır. Taraklar sık tarak ve çapa diş tarak
olmak üzere iki şekilde yapılmıştır. Sık tarağın bir tarafı ince dişli diğer
tarafı ise kalın dişlidir (Çaycı ve Aytin 2006). Tarağın imalat aşaması
ise; çeşitli yollarla temin edilen boynuzlar ilk önce ısıtılan uzun bir demir
vasıtasıyla delinir. Bu delme işleminde, bu kızgın demir boynuzun açık
tarafından içeri doğru sokulur buda boynuzun içindeki tabakayı eritir. Böylece
bu delik genişler daha sonra boynuz sıcakken soğuk suya atılır. Sudan çıkarılan
boynuz dörder parmak genişliğinde karşılıklı olarak el testeresiyle kesilir.
Normal bir boynuzdan 7 adet tarak çıkar. Bu taslak halindeki parçalara iki
çeşit keser uygulanır. Oygu keseri ile parçaların kavisli kesimleri, düz keser
ile kavislerin dış kısımları düzeltilir. Bundan soma körük ocağına atılarak
ısıtılır. Bu parçalar ısıtıldıkça yumuşar şekil verme kıvamına gelince de iki
tane kıskaçla düzeltilir ve iki adet yassı demirin arasına konularak mengenede
sıkıştırılır. Soğuyuncaya kadar bunların arasında bekletilir. Daha sonra
çıkartılan bu düzgün parçaların uçları düz keserle yontularak bıçak ağzı gibi
yapılır. El testeresiyle uçları teker teker açılır. Uçları açıldıktan soma tarak
halini alan bu madde, 'boynuz kazağı' denilen iki tarafı keskin mıknatısla
kazınır. Önceden açılan uçlara üçgen eğeyle son şekli verilerek parlatma
işlemine geçilir.Parlatma işlemi ise elle yapılır. Taraklar 1950 yılına kadar
tamamen bu şekilde elle üretilmiştir. Bu yıldan sonra ağız açma ve parlatma
makinesi kullanılmıştır (Çaycı ve Aytin 2006).
El İmalatı Cam Yapımı:1935'de Ulu Önder
Atatürk'ün direktifiyle Türkiye'de cam üretme görevini üstlenen Paşabahçe,
geçmişten aldığı Türk "camcılık" geleneğinin yaşatılması misyonunu
bugün Denizli Cam ile sürdürmektedir. Firma, Denizli markası ile yaptığı
"el imalatı cam ev eşyası" üretiminde Türkiye'de lider durumunda,
dünyada ise aranılan bir konumdadır. El imalatı tarzında üretim yapan ve
emek-yoğun çalışılan Denizli Cam'da 5000 yıllık camcılık geleneği
yaşatılmaktadır. El imalatı üretimi; insan zekasının, el becerisi ve
göznuru ile birleşerek emeğin sanata dönüştürüldüğü bir tekniktir. 1500
derecede çalışan yüksek fırınlarda eritilen hammaddelerden elde edilen sıvı
cam, "pipo" adı verilen çelik çubuklarla alınarak, üfleme yöntemi ile
çeşitli kalıplarda şekillendirilmektedir. Bu kalıplar sabit ve döner üfleme
şeklindedir. Ayrıca ürünlerin ağırlık ve şekline göre; Büyük Üfleme, Orta
Üfleme, Küçük Üfleme, Ayaklı Bardak, Kulplu Bardak, Sıvama, Pres Üfleme
teknikleri ve grupları vardır. Üretim, el imalatı tezgahları olarak
adlandırılan 4-12 kişilik ekipler tarafından yapılmaktadır. Her üfleme grubunun
gerektirdiği bilgi, beceri ve emek düzeyi farklıdır, kendine özeldir.
Tezgahlar tarafından üretilen ürünler "Tavlama Fırınları"nda yüzey
gerilimleri giderildikten sonra finisaj işlemlerine tabii tutularak taşlama ve
parlatma işlemleri yapılmakta, ürüne son şekli verilmektedir. Her bir ürünün
kendine özgü olması tasarım politikası sayesinde her yıl ortalama 300 adet
özgün ürün üretilmektedir.Soda Camı, Kristal ve Cam Çubuk üretiminin yanısıra
geleneksel Beykoz Camcılığı'nın örneklerini oluşturan,Beykoz serisi ürünler,
Nazarlıklar, Çeşm-i Bülbüller, Ünlü kristaller üretilmektedir.
Yazmacılık:Kumaşın
doğrudan fırçayla, veya basılacak desenin rölyef olarak oyulduğu bir tahta
kalıpla, ya da hem fırça hem de kalıbın birlikte kullanılmasıyla
desenlendirilmesi yöntemine Yazmacılık denir. İlimizde yazmacılık bir el sanatı
dalı olarak devam etmektedir.
Süsleyici Desen Hazırlama:Süsleyici desen hazırlama
konusunda ilimizde faaliyet gösteren el sanatı ustaları mevcuttur. Çantaların,
masa ve yastık örtülerinin vb.. bir çok günlük kullanım aracının üzerini
süslemek için desenler hazırlanır.
Fayton imalatı:İlimizde el fayton
imalatı Bir el sanatı kolu olarak devam etmektedir. Üretilen faytonlar günlük
kullanımın dışında turistlik bölgelerde taşıma amaçlı ve vitrinlik görsel
ürünler olarak kullanılmaktadır.
Ebru sanatı:Ülkemizde el sanatlarının içinde çok
önemli bir yere sahip olan ebru sanatı örnekleri ilimizde de mevcuttur. Ebru
sanatı ile l emeği olarak hazırlanan eşyalar, kitap ciltleri ,baş örtüsü ve
atkılar gibi gündelik eşyaların yanı sıra tablolarda ve diğer alanlarda
çok sayıda kullanım alanına sahiptir.
Ayakkabıcılık:Yeşil yuva da ayakkabıcılığın tarihi
oldukça eskidir.bazı kaynaklarda Selçuklular ve Osmanlılar dönemiyle
irtibatlandırılsada çok daha eskilere dayandığı bilinmektedir.Ahi Kayser ve Ahi
Evran dan çok daha önceleri Yeşilyuva da ayakkabıcılık bilinmekteydi.Yapılan
son araştırmalar bunu ortaya koymaktadır.Yeşilyuva kasabasının neredeyse tamamı
küçük atölyelerde imal ettikleri ayakkabılarla geçimlerini sağlamaktadırlar.
Genelde aile işletmesi şeklinde olan bu atölyelerde ev hanımları ve çocuklarda
üretime fiilen katılmaktadırlar. Yeşilyuva da üretilen ayakkabılar ülkemizin
yanı sıra yurt dışında da önemli bir pazara sahiptir.
Otantik Terlik imalatı:İlimizde
üretilen ve tarihten izler taşıyan terlikler gösterilerde, halk oyunlarında, ve
diğer turistlik alanlarda kullanılmaktadır.
Halıcılık:ilimizde geçmişten
günümüze kadar halı dokumacılığı geleneksel yöntemlerle devam etmektedir.
ayrıca ilimizde Cankurtaran mevkiinde ve Pamukkale yolu üzerinde el sanatı halı
satış mağazaları bulunmaktadır.
|
USTANIN ADI
|
SANATI
|
ADRESİ
|
TELEFON
|
Tahsin İSTENGEL
|
Yazma Baskı, Seramik Ustası
|
Denizli
|
265 39 89
|
Hüseyin ÖZVER
|
Çan Ustası
|
Acıpayam - Yeşilyuva
|
514 10 32
|
Mehmet ÇUMKUR
|
Hamid Ustası
|
Acıpayam - Yeşilyuva
|
514 10 87
|
Mehmet SARI
|
Irbık Ustası
|
Acıpayam - Yeşilyuva
|
514 11 12
|
Şerife YAYLA
|
Yorgan Ustası
|
Acıpayam - Yeşilyuva
|
514 13 41
|
Abdullah DIŞKAYA
|
Koza İpek Üreticisi
|
Buldan
|
431 47 52
|
Akif AKCALI
|
Ev Tekstili Ustası
|
Buldan
|
431 36 40
|
Güngör GEZİCİ
|
Süzene Makine Nakışı Ustası
|
Buldan
|
431 81 47
|
Halil DEMİRLİOĞLU
|
Ev Tekstili İşleme Ustası
|
Buldan
|
431 36 38
|
Halil ERGÖR
|
Ev Tekstili Ustası
|
Buldan
|
431 33 28
|
?Hasan ÖZDİL
|
Ev Tekstili Ustası
|
Buldan
|
431 59 55
|
Himmet KAYMAK
|
Çıkrık Ustası
|
Buldan
|
431 44 93
|
İbrahim MİLAS
|
El Dokuma Ustası
|
Buldan
|
431 87 78
|
İsmet EFEOĞLU
|
Ev Tekstili Ustası
|
Buldan
|
431 31 89
|
Selim DEMİREL
|
Ev Tekstili Ustası
|
Buldan
|
431 33 34
|
Süleyman DAMGACI
|
Minyatür Semer Ustası
|
Buldan
|
431 89 51
|
?Ulviye TUNCAY
|
Ev Tekstili Ustası
|
Buldan
|
431 31 45
|
Mustafa CİNTEMİR
|
Toprak Bardak, Saksı Ustası
|
Sarayköy
|
415 30 15
|
?Dursun GÜNDEŞ
|
Testi, Küp, Bardak Ustası
|
Serinhisar
|
591 27 12
|
Nihat EKİZ
|
Haba Dokumacılığı Ustası
|
Serinhisar
|
591 35 65
|
Nuri EĞER
|
Urgan Ustası
|
Serinhisar
|
591 37 61
|
Ümmü EKİZ
|
Dokuma Ustası
|
Serinhisar
|
591 35 65
|
Ali Vehbi KOCAKAYA
|
Kemik Tarak Ustası
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 62 08
05376200071
|
Süleyman ŞAHİN
|
Yatağan (pala) Ustası
|
Serinhisar - Yatağan
|
0.535. 486 19 45
|
Halil YATAĞAN
|
Makas İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 63 55
|
Reşat YURTTÜRK
|
Koyun Makası İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 66 71
|
Alim AYDURAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 60 44
|
Salih ÇALHAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 66 74
|
Yılmaz BAŞYEĞİT
|
Kilitli Çakı İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 60 75
|
Kemal KALASLIOĞLU
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 67 91
|
Şerif YATAĞAN
|
Av Bıçağı İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 67 47
|
Haşim ALTINTAŞ
|
Kemik Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 67 92
|
Osman CAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 61 43
|
Hasan TEZCAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 65 54
|
Abdurrahman MERTTÜRK
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 50 78
|
Seyfi MERTTÜRK
|
Kemik Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 65 92
|
Mustafa AYDURAN
|
Kemik Çakı İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 63 16
|
Hayati ÇALHAN
|
Pala Makası İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 62 16
|
Hasan Ali DURMAZ
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 63 76
|
Sedat ÖZKAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 67 78
|
Fatih YURTTÜRK
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 62 15
|
Süleyman ŞAHİN
|
Kemik Çakı Bıçak Pala İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 66 70
|
Muharrem CAN
|
Bağ Budama Makası İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 68 55
|
Erkan APALI
|
Bağ Budama Makası İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 60 37
|
Yunus KARAKAYA
|
Koyun Makası İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 67 61
|
Ali ŞAHİN
|
Zirai Alet İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 67 25
|
Süleymen AYDURAN
|
Kemik Çakı İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 63 40
|
Zeynel PARLAZ
|
Çan İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 61 53
|
Rüştü BORUCU
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 70 29
|
Mustafa KALASLIOĞLU
|
Kemik Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 73 59
|
Nurettin YÜREKTÜRK
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar - Yatağan
|
593 73 77
|
Uğur APALI
|
Çakı Bıçak Bağ Budama Makası İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 63 30
|
Murat AKMAN
|
Kemik Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 66 24
|
Mehmet Ali AKSOY
|
Koyun Makası İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 63 90
|
Mehmet TÜRKCAN
|
Koyun Makası İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 71 66
|
Celal SELÇUK
|
Bağ ve Ot Testeresi İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 66 09
|
Mehmet Ali AYTİN
|
Koyun Makası İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 62 80
|
Gürhan AYDOĞAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 64 28
|
Seyfi ZENGİN
|
Bağ Makası İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 70 36
|
Kemal DEMİRBİLEK
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 61 15
|
Mehmet CANBELDEK
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 64 26
|
İhsan TEZCAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 68 02
|
Yusuf DOĞAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 69 63
|
İhsan ÖZKAN
|
Çakı Bıçak İmalatı
|
Serinhisar – Yatağan
|
593 61 79
|
Hatice HANAYLI
|
Tel Kırma Ustası
|
Tavas
|
613 26 18
|
Mehmet URLU
|
Folklorik Giysi Dikimi ve İşlemesi Ust.
|
Tavas
|
613 14 75
|
Messure ÇELİM
|
Tel Kırma Ustası
|
Tavas
|
613 25 88
|
Münevver BAL
|
Tel Kırma Ustası
|
Tavas
|
613 27 34
|
Ahmet DOBULGA
|
Peştamal Ustası
|
Tavas – Kızılcabölük
|
626 35 74
|
Ertan YUR
|
El Dokuma Ustası
|
Tavas – Kızılcabölük
|
626 30 14
|
Mithat DİRİOĞLU
|
El Dokuma Ustası
|
Tavas – Kızılcabölük
|
626 33 53
|
Sadık SALINAN
|
El Dokuma Ustası
|
Tavas – Kızılcabölük
|
626 35 71
|
Necip SAVCI
|
Terekote Ustası
|
Tavas – Medet Köyü
|
623 41 99
|
|