KRONOLOJİ VE TARİHÇE
TARİHÇE:Adı ve Yeri
Denizli ilk defa bugünkü şehrin 6 km. kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında
kurulmuştur.Türkler Denizli havalisini zaptettikten sonra şehir merkezini suyu
bol olduğu için bugünkü Kaleiçi mevkiine nakletmişlerdir.
Denizli adı, tarihi kaynaklarda başka başka isimler şeklindedir. Selçuklu
kayıtları ve Denizli mahkemesi şer’iye sicilleri “Ladik” ismini vermektedir.
ıbni Batuta’nın seyahatnamesinde “Tonguzlu” denilmektedir. Mesaliküllebsar’da
da “Tonguzlu” olarak kaydedilmiştir.
Timurlenk’in zafernamesini yazan, şerafettin Zeydi “Tenguzluğ” ve “Tonguzluğ”
gibi iki isimden bahsetmektedir.
“Tengiz” kelimesi eski Türkçe’de “deniz” demektir. “Tengüzlü” ise bugünkü
imlâsıyla “Denizli” demektir.
Netice olarak yukarıda ifade ettiğimiz açıklamalarda belirtildiği gibi, kesin
bir ad veremiyoruz. Kanaatimizce “Tonguzlu” ve “Tenguzlu” kelimeleri zamanla
ağızdan ağıza değişerek “Denizli” şekline gelmiştir.
Turizm açısından önemli bir güzergâhta yer alan ilimiz; “Aphrodisias” antik
kentine komşu olup sınırları içinde Colossae, Tripolis, Hierapolis, Laodikya
gibi antik şehirleri, beyaz ve kırmızı renkte travertenleri, termal tesisleri
ile önemli bir uygarlık beşiğidir. “Kutsal Hac Yolu” olarak bilinen ızmir-Efes
yolunun sonunda bulunması; ızmir’i Mezopotamya’ya bağlayan, Anadolu’yu kuzey ve
güneyden ayıran fetih ve kervan yollarının üzerinde bulunması, Denizli’ye ayrı
bir önem kazandırmaktadır.
Anadolu Yarımadası’nın güneybatısında, Ege Bölgesi’nin güneydoğusunda, Ege, ıç
Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit teşkil etmektedir. Turizm
açısından önemli bir güzergâhta yer alan ilimiz; Hitit, Frig, Lid, ıon, Roma ve
Bizans gibi medeniyetleri sinesinde yaşatmıştır. Hierapolis, Laodikya,
Tripolis, Herakleia, Attuda ve Colossae gibi 30’a yakın antik şehir, 20’den
fazla höyük ve tümülüsleri ile önemli bir uygarlık beşiğidir. Bunlardan başka
Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden kalma çok sayıda tarihî değerleri ile kültür
turizmine hizmet etmektedir.
İlk Fetihler
Denizli ve havalisinde
Türkler ilk defa 1070 yılında görüldüler. Afşin Bey bütün Anadolu’yu kat
ettikten sonra Laodikya’yı yağmalayıp Honaz’ı zaptetmiştir.
1071 yılından sonra Denizli
ve çevresi Kutalmışoğlu Süleyman Bey’in mahiyetindeki beyler tarafından
fethedilmiştir.
1097 yılında Bizans ımparatoru Alexis Komnenos, Juannıs
Dukas’ı Batı Anadolu’nun fethi için görevlendirdikten sonra bu yöre ve bu
yörede yer alan Denizli Bizanslıların eline geçti. Bu sırada Türk Kuvvetleri
Orta Anadolu’da bulunuyordu.
Bizanslıların elinde kısa bir süre kalan bu güzel beldemiz,
1102 yılında yeniden Kılınç Arslan tarafından zapt edilmiştir. Bu tarihten
sonra Türk kuvvetleri, Alparslan’ın komutasında sık sık Bizans topraklarına
akınlar yapmışlardır. 1119 yılında Bizanslılar, büyük bir ordu ile Denizli ve
havalisine saldırdılar. Bu sebeple az sayıda kuvvete sahip olan Alp Kara bu
yöreyi terk etmek zorunda kalmıştır. Ertesi yıl tekrar gelen Bizanslılar
Uluborlu yakınlarına kadar olan toprakları ele geçirdiler.
1147 yılında III. Haçlı Ordusu, Fransız Kralı VII. Louis’in
komutasında, Ege Bölgesi’nden güneye doğru hareket ederek, Denizli ve civarını
işgal etmiştir. Antalya istikametinden hareket eden haçlı ordusunun öncü
birlikleri, Acıpayam Ovası’nı geçtikten sonra, ordusunun ağırlıkları ve artçı
birlikleri aynı yolu takip ederek, Kazıkbeli’nden geçmek için hareket
etmişlerdir. Fakat orada yapılan çetin gerilla savaşlarında haçlı ordusu çok
büyük kayıplar vermiştir.
1176 yılında Bizans ımparatoru Manuel Komnenos, Selçuklu
topraklarına yeni bir sefer düzenleyerek Laodikya ve civarını yağma etmiş ve
ıstanbul’a dönmüştür. Ertesi yıl Türkler Laodikya’ya gelerek şehri tekrar zaptetmiştir.
Manuel Komnenos 1177 yılında büyük bir ordu ile Laodikya ve
Honaz civarını geri almışsa da, Selçuklularla yaptığı savaşta yenilmiştir. II.
Kılınç Arslan bundan sonra sınırlarını genişleterek, Bizans topraklarına
akınlar düzenlemiştir. Atabey komutasında yapılan bu akınlardan, Selçuklular
büyük ganimetler elde ediyorlardı. Bizanslılar Atabey komutasındaki bu orduyu,
Sarayköy yakınlarında pusu kurarak mağlup ettiler. Bu savaşta komutan Atabey de
şehit oldu.
Bu tarihlerden sonra yavaş yavaş, Denizli ilinin doğu
kısımlarına Türkler yerleşmeye başladı. Böylece Türk akıncıları, Küçük Menderes
vadisine kadar ilerleme fırsatını buldular.
1190 yılında III. Haçlı Ordusu Laodikya’ ya gelmiştir. Haçlı
ordusu komutanı Frederik Barbaros, Bizanslılar tarafından sevinçle
karşılanmıştır. Burada yerleşmiş olan Türk boyları, çadırlarını bırakarak
dağlara çekilmişler ve sık sık haçlı ordusuna saldırmışlardır.
Denizli ve havalisi, takriben XIII. asrın ilk yıllarında
Gıyasettin Keyhüsrev tarafından 4. defa fethedilmiştir. Diğer bir rivayete
göre, Laodikyalılar tarafından bir Türk kervanının soyulması üzerine, Selçuklu
beylerinden Mehmet ve Server beylerin komutasında bir Selçuklu ordusu, Laodikya
ordusunu yenmiş ve haraç olarak bu bölgeyi antlaşma ile almıştır.
Diğer bir rivayet şudur: XII. yy. sonlarında Bizanslıların,
Burdur’a kadar ilerlemeleri üzerine Konya Sultanı, Osman ve Hüsamettin Beyleri
bu bölgeye göndermiştir. Osman Bey Acıpayam Ovasını, Hüsamettin Bey de Çal
taraflarını zaptetmiştir.
Denizli ve havalisinin Selçuklulara bağlı bir beylik halinde
teşekkülü, 1207 yılında Selçuklu hükümdarı Gıyasettin Keyhüsrev zamanında
olmuştur.
1209 yılında
ıznik’i başkent yapan Theodor Laskaris ile Selçukluların arası açılmıştır.
Gıyasettin Keyhüsrev, Laskaris’e Alexios’us tahtına iadesini isteyince, ıznik
Devleti ile Selçuklular, Denizli’nin batısında Alaşehir ile Antiokhia arasında
savaşa tutuştular. ılk karşılaşmada savaşı kazanan Türkler yağmaya dalınca,
hücuma geçen Rum askerleri Gıyasettin Keyhüsrev’i şehit ettiler. Böylece
savaşın sonunda galip gelen Bizanslılar, Batı Anadolu’ya bir süre daha sahip
oldular. Selçuklularla Bizanslılar arasında Denizli ve yöresi sınır olarak
kaldı. Bugünkü Denizli şehri bu sıralarda kurulmaya başlamıştır. ılk olarak
Denizli kalesi Abdullah oğlu Kara sungur tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca bu
devrede bir çok cami, han ve çeşme de inşa edilmiştir.
13. yy. başlarında Denizli ve havalisi, yeni göçlerle ‘Uç
bölgesi’ olarak önceden gelenlerle
birlikte yoğun bir Türk topluluğu meydana getirdiler.
Buradakiler Rum diyarını fetheden Türkmenlerdir. Bunlar muhtemelen Menderes
Nehri’nden deniz kıyısına kadar olan yerlerdeki yaşayanları yağma ederek
çocuklarını Müslümanlar arasında satmayı adet edinmişlerdi. Bu sırada
Toğurlu-Toğuzludağı eteklerinde 200 bin Müslüman çadırı bulunduğu söylenir. Bu
Türkmenler uç bölgesinde kona göçe yaşarlar. Ve batı sınırlarını muhafaza
ederlerdi.
1257 yılında Denizli’ye gelen Bizans garnizonu, şehirdeki
Türklerin çoğunluğu karşısında uzun süre kalamadı. Böylece 1259 yılında Denizli
tekrar Türkmenlerin eline geçmiş oldu.
Bu tarihlerde Denizli etrafında kümelenen Türkmenler, Hülagu
Han’a müracaat ederek bu bölge için kumandan istediler. Bu konuda ılhanlı
Hükümdarı Hülagu bir de ferman çıkararak Kulşar isimli bir zatı bu bölgeye
göndermiştir. Bölgenin merkezi “Asi Karaağaç” diye bilinen Acıpayam yöresidir.
Bu Türkmenlerin manevi lideri “Yatağanbaba”nın olması muhtemeldir.
1261 yılında
bu yöredeki Türkmenler, Selçuklulara baş kaldırınca, Selçuklu Sultanı Rüknettin
ile Moğollar anlaşarak, Türkmenleri mağlûp ettiler. Birçoklarını esir aldılar.
Bu hareket sırasında birçok Türkmen, Bizans sınırını geçerek yerleşmişlerdir.
Konya’daki “Cimri isyanının” bastırılmasından sonra, II. Gıyasettin Keyhüsrev,
kendisine yardım etmeyen Karaağaç bölgesi komutanı Ali Bey’i öldürtmüştür.
Bundan sonra Denizli, Germiyanoğulları’nın eline geçer. Bir süre sonra Konya’ya
karşı harekat yapılınca, Denizli havalisindeki Türkmenler Karaman, Eşref ve
Menteşe Türkmenleriyle birlikte isyan çıkardılar. Bunun üzerine ılhanlı Sultanı
Keyhaku 31 Ağustos 1291 de Türklerin üzerine yürüdü, Türkmenleri kılıçtan
geçirdi. Böylece ılhanlı hakimiyeti bu bölgede başlamış oldu.
Bu tarihlerde Germiyanlılar,
Alişiroğlu’nun kumandasında bugün “Buldan” olan “Tripolis’i” zaptettiler.
(1306) Böylece Denizli’nin Türkleştirilmesi tamamlanmış oldu.
XIV. yy.’ın ilk yıllarında Denizli arazisinin düzlük
kısımlarına ınançoğulları yerleşmişti. Kuzeydoğusundan Germiyan Beyliği,
güneydoğusunda Hamit, güneybatısında Tavas Beyliği bulunuyordu. şücaeddin Bey
bir ara ıstiklal için harekete geçince, öteden beri Anadolu’da kuvvetli bir
birliğin kurulmasını istemeyen ılhanlı Hükümdarı Timurtaş, 1327 yılında
Denizli’ye geldi. şücaeddin Bey ona itaat etti.
Denizli 1366’ da bir deprem ile harap olduğu sıralarda,
şehir Germiyan hakimiyetine geçmiştir.
1391 yılında Yıldırım Beyazıt,
Denizli topraklarını Osmanlı Devletine katmıştır.
1402 yılında Timur, Ankara
Savaşını kazandıktan sonra Denizli’ye gelmiş, burada bir süre kaldıktan sonra
ızmir yöresini fethe gitmiş. 1403 yılının ilk aylarında tekrar Denizli’ye
dönerek çadır kurmuştur. Timur bu bölgeyi Germiyanlılara bırakarak ayrılmıştır.
Bölge 1411’de bir ara Karaman oğullarının eline geçmişse de,
1429 yılında tekrar Osmanlılara bağlanmıştır.
XIV.yy.ın ilk yarısında birbirine akraba olan Türkmenler
parçalanmış bir halde bulunuyorlardı.
Türkmenlere Ait Beylikler ve Kapladıkları Sahalar:
1- ınançoğulları Beyliği:
Denizli’nin kurulduğu düzlükte bulunmaktaydı.
2- Germiyanoğulları
Beyliği:
Honaz’dan Buldan taraflarına kadar uzanan bir alanda
kurulmuştur.
3- Hamitoğulları Beyliği:
Yören Dağı-Bozdağ’ın doğusundaki saha Karaağaç mıntakasına
sahiptir.
4- Tavas Beyliği:
Babadağ’ın güneyindeki araziyi, şimdiki Tavas ve Kale
ilçelerinin sahalarını kaplamaktadır.
Denizli şehri Osmanlıların hakimiyetine girdikten sonra,
yaşantısına sakin bir şekilde devam etmiştir. 1702-1880 yıllarında vuku bulunan
depremlerde 12.000 kişi ölmüş, o zamanki Kale civarında bulunan şehir,
oturulmayacak hale gelmiştir. Bundan sonra bu şehir daha yukarıya, şimdiki
merkezine doğru çekilmiştir.
5- Ladik Beyliği (ınançoğulları):
Laodikya şehrinin sürekli
harpler ve depremlerle yıkılması üzerine halk, Laodikya’nın bağ ve bahçelerinin
bulunduğu, bugünkü Denizli’ye gelip yerleşmiştir.
Türkler Laodikya adını kısaltarak “Ladik” şekline sokmuşlar,
bu şehirde kurulan beyliğin ismini de “Ladik” olarak kullanmışlardır.
Ladik Beyliği’nin kuruluşundan önce Denizli, vali ve
komutanlar tarafından idare ediliyordu. Bu vali ve komutanlar arasında,
Ladik’te eser bırakmış olan sadece Seyfettin Karasungur’dur. 30 yıllık valilik
ve komutanlığı sırasında Denizli Kalesi’ni, Akhan Kervansarayı’nı, birçok
çeşme, camii, han ve hamamları yaptırmıştır. Karasungur’un şan kuvvetlerine
esir düşmesi üzerine, yerine Ladik ve Honaz Emiri olarak Sahip Ataoğulları’ndan
Tacettin Hasan ve Nasreddin Ali gönderilmiştir. Bunların da Cimri Vakası’nda
ölmeleri üzerine Ladik emirliğine Ali Bey görevlendirilmiştir. Böylece Sahip
Ataoğulları’nın 1277 tarihine kadar, Ladik ve Honaz emirliğinde kaldıkları
anlaşılmaktadır. Sahip Ataoğulları’ndan sonra Ladik, Germiyanoğulları’na
geçmiştir. Fakat halkın Germiyanoğulları’ndan Ali Bey’i, Gıyaseddin III.
Keyhüsrev’e şikayeti üzerine, Ladik tekrar Sahip Ataoğulları’nın yönetimine
girmiştir.
Sahip Ata’nın vezirlikten azledilmesi üzerine, (1288) Germiyanoğulları tekrar
Ladik’i ele geçirmiş; Ali şir’in kızının oğlu Bedrettin Murad’ı Ladik
emirliğine tayin etmişlerdir. Molla’ya sinirlenen Selçuklu Sultanı, Ladik’e
kuvvetli bir ordu yollamış, Murat Bey’i esir ederek başını kesmiş ve Konya
sarayına göndermiştir. Böylece Ladik Beyliği tekrar Sahip Ata’nın oğullarına
verilmiştir. Bu olaylardan sonra Ladik’te, Ali Bey’in oğlu ınanç Bey’i
görüyoruz, tarihe şücaeddin ınanç diye geçen bu zat, Ladik’te 50 yıla yakın
beylik yapmıştır. Beyliği sırasında adaletli ve iyi idaresi sayesinde halk
tarafından sevilmiş, sayılmış; takip ettiği politikayla Ladik Beyliğine huzur
ve sükun getirmiştir. Bu yüzden “güven” anlamına gelen “ınanç” unvanı halk
tarafından kendisine verilmiştir.
Ölümünden sonra yerine oğlu Murat Aslan Bey geçmiştir. Murat
Aslan Bey de babası gibi memleketi çok iyi idare etmiş, zamanında Türkçe
“Fatiha Tefsiri” yazılmış, 3 çeşit para basılmıştır. Bu paraların birinin
üzerinde Murat Bey’in adı geçmektedir.
Seyyah ıbni Batuta, Murat Bey’i Denizli’ye gelişinde,
bugünkü Devlet Hastanesinin bulunduğu tepedeki sarayında ziyaret etmiştir.
Seyahatnamesinde bundan bahsetmektedir. Murat Bey’in iktidara geçiş ve ölüm
tarihleri kesin olarak bilinmiyor. Hatta Murat Bey’in mezarına bile
rastlanamamıştır. şimdiki Devlet hastanesi yakınındaki Muratdede mezarı olarak
halk tarafından rivayet edilen mezarın izine rastlanmamaktadır. Bugün
Denizli’de Muratdede adıyla bir mahalle bulunduğundan, bazı kaynaklara göre bu
mezar Ladik Beyliği ile ilgi derecesi tespit edilemeyen ve Hisar savaşında ölen
Murat Bey’e aittir.
Murat Aslan Bey’den sonra oğlu ıshak Bey yerine geçmiş,
kendi adına para bastırmış fakat 1402’de Timur Anadolu’yu istila edince
Denizli’nin idaresi Germiyanoğlu Yakup Bey’e geri verilmiştir.
Ankara savaşından sonra, bütün Anadolu’yu ele geçiren Timur,
bir müddet sonra Kütahya ve Altıntaş’tan geçip, Ladik’e gelmiş, mevsimin
sonbahar olması sebebiyle karargâhını Denizli’de kurarak askerlerini kışlaklara
göndermiştir.
O vakitler Tonguzlu denen Denizli’de, askerlerin
hastalanması sebebiyle Timur karargahını havası ve suyu daha iyi olan, Karcı ve
Hisar köyü sırtlarına çekmiş, Menteşeoğlu Mehmet Bey ile ısfendiyar Bey, Timur’u
burada ziyaret ederek ona bin at hediye etmişlerdir.
Timur bir süre Denizli’de kaldıktan sonra, Büyük Menderes
üzerindeki Timurtaş köprüsünden geçerek Aydın’a doğru gitmiş, Aydın ve ızmir
seferinden sonra tekrar Denizli’ye gelerek bir süre daha kaldıktan sonra,
Serinhisar yoluyla Denizli’den ayrılmıştır. Timur’un Denizli’deki kalış
günlerinde, Germiyanoğlu Yakup Bey kendisini ziyaret etmiş, Kütahya ve
Denizli’nin idaresini üzerine almak için onu ikna etmiştir.
Ladik’in Osmanlılara Geçişi:
Ladik, Germiyanoğlu Süleyman şah idaresinde iken, Osmanlı
Devleti günden güne kuvvetlenip sınırlarını genişletiyordu. Süleyman şah er geç
Osmanlılar tarafından gelecek tehlikeyi sezerek, kendini emniyete almak için
kızı Devlet Hatun’u I. Murat’ın oğlu şehzade Beyazıt’a vererek akrabalık
kurmuştu.(1381)
Kızına çeyiz olarak verdiği yerler arasında Ladik de vardı.
Beyazıt Han Denizli’de hamam ve bahçe satın almıştır. Ladik, Ankara Savaşı’na
(1402) kadar Osmanlılarda kalmıştır. Ankara Savaşı’ndan sonra Germiyanoğulları’nın
hakimiyetine yeniden giren Ladik, nihayet yerine geçecek kimsesi bulunmayan
Germiyan Hükümdarı Yakup tarafından, II. Murat’a bir vasiyetname ve bütün
Germiyan ülkesiyle birlikte verilmiştir (1428). Böylece Ladik kesin olarak
Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi, Denizli’ye uğramış ve 300 yıl
öncesinin Denizli’sini şöyle dile getirmiştir.
“şehrin çevresinde pek çok akarsular ve göller bulunduğu
için bu isim verilmiştir. Yoksa denizden dört merhale uzaktadır. Kalesi düz yerde
dörtgen şeklindedir. Hendeği yoktur, çevresi 470 adımdır, dört kapısı vardır.
Kuzeyinde boyacılar, doğusunda semerciler, güneyinde Yeni Camii, batısında
bağlar kapısı bulunur. Kalede elli kadar silahlı bekçi vardır ki dükkânları
bekler. Asıl şehir kalenin dışında, 44 mahalle ve 3600 evden ibarettir.
Büyüklü-küçüklü 57 camii ve mahalle mescidi, 7 çocuk mektebi, 6 hamamı, 17
tekkesi vardır.
Herkes bağlarda oturduğundan ehil ve ayalları birbirinden
kaçmaz. Birbirleriyle akraba gibi olmuşlardır. Halkı beyaz ve mavi feraceler
giyer. Pamuğu, pamuk ipliği, beyaz ince sade bezli olup, Anadolu’ya sevk
edilir. Halkın kazancı beyaz Denizli bezidir.
Kurtuluş Savaşında Denizli
15 Mayıs 1919’da Yunanlılar
ızmir’i işgal edince, Denizli’de Müftü Ahmet Hulûsi Efendi’nin önderliğiyle
Denizli Reddi ılhak Cemiyeti kurulmuştur.Bu suretle Denizli Kuvay-i Milliye’si
kısmen teşekkül etmiştir.
ılk günlerdeki vatanseverler arasında Müftü Ahmet Hulûsi
Efendi, Mutasarruf Faik Öztrak, askerlik şubesi Albay Tevfik, 57. topçu alay
komutanı Hakkı Bey, Polis Komiseri Hakkı Bey bulunuyordu. Bu kişiler Müdafai
Hukuk Cemiyetini kurmuşlardır.
ılk Menderes cephesinin karargâhı Sarayköy’ün Dailli (Yakayurt)
köyünde kurulmuştur. Bu cepheye Yörük Ali Efe, Yüzbaşı Ahmet de katılarak
cepheyi kuvvetlendirmişlerdir. Daha sonra Demirci Ahmet Efe ve Binbaşı şükrü
Bey de katılarak birlikte cepheyi sevk ve idare etmişlerdir. Cephenin iaşesi ve
muhafız teşkilatı Denizli’de bulunuyordu.
31 Temmuz 1919’da Nazilli Yunanlılar tarafından işgal
edilince cephe Sarayköy ve Menderes’in güneyine çekilmiştir.
12 Temmuz 1919’da Denizli Müdafai Hukuk ve Reddi ılhak
Cemiyetleri lağvedilerek Heyet-i Milliye kurulmuştur. Cemiyetin başında
Mutasarrıf Faik Beyle Müftü Hulûsi Efendi vardır. Heyet ilk toplantısını 18
Temmuz 1919’da yapmış ve bir beyanname yayınlayarak 1300’den 1310 Hicri
doğumlulara kadar olanları silah altına çağırmışlardır.
4 Eylül 1919’da toplanan Sivas
Kongresi’ne seçilen temsilciler şunlardı:
Belevili Yusuf Bey, kongrede
bulunan diğer temsilciler ise Necip Ali Bey ve Dalamanlızade Mehmet şükrü Bey
idi. Kongrede temsilci olarak Mutasarrıf Müfit Bey seçildi. Bundan sonra
yazışmalar Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetiyle yapılmıştır.
24 Haziran 1920’de Aydın Cephesi bozulunca Yunanlılar Buldan’ı işgal etmiştir.
4 Eylül 1922 gecesi düşman,
Buldan ve havalisinden Alaşehir istikametine kaçarak gitmiştir.
Denizli’nin Millî Mücadelede
gösterdiği kahramanlığın, Cumhuriyetimizin kurulmasında büyük bir hissesi
bulunmaktadır. Denizlililer ulu önderimizin yüce eserini korumak hususunda
hiçbir fedakârlıktan çekinmeyerek ve Büyük Ata’mızın çizdiği esaslar dahilinde
şaşmadan, büyük bir ciddiyet ve feragat ile çalışarak eserlerine lâyık ve sadık
Türk evlâtları olduklarını ispat etmişlerdir.
KRONOLOJİ:
M.Ö.4000’ler |
Kalkolitik Dönem |
M.Ö.3000-2000 |
İlk Tunç Çağı |
M.Ö.2000-1200/1100 |
Orta Tunç Çağı ve Son Tunç Çağları |
M.Ö.1800 |
Denizli’nin Arzava Siyasal Birliği içinde yer alması |
M.Ö.1200’ler |
Deniz kavimleri göçü |
M.Ö.1100’ler |
Deniz kavimleri göçüyle Hitit Devleti’nin yıkılması |
M.Ö.546 |
Ahameniş Kralı ll.Kiros’un Lidya Krallığını ortadan
kaldırılması |
M.Ö.360 |
Hellespontos, Misya, Lidya ve Karya satraplarının Pers Merkezi Yetkesi’ne baş kaldırışı |
M.Ö.334 |
Büyük ıskender’in Anadolu seferi ile Denizli yöresindeki
Pers etkinliğine son verilmesi. |
M.Ö.246 |
II.Antiokos’un karısı Laodikeia’yı ziyareti sırasında
Laodikeia kentinin kurulması. |
M.Ö.188 |
Roma, Bergama, Selevkoslar arasında barış antlaşmasının
yapılması.
|
649 |
Muaviye’nin Kıbrıs seferi |
1070 |
Türkler’in Denizli’de ilk kez görülmeleri. |
1077 |
Denizli’nin Türkler tarafından fethi |
1097 |
Denizli’nin Bizans’ın eline geçmesi |
1102 |
I. Kılıç Aslan’ın Denizli’yi fethi |
1119 |
Denizli’nin yeniden Bizans’ın eline geçmesi |
1148 |
Haçlıların Denizli’den geçmeleri |
1190 |
Frederik Barbaros komutasındaki bir Haçlı ordusunun
Denizli’den geçmesi |
1207 |
Denizli’nin yeniden Türklerin eline geçmesi |
1259 |
Türkmenlerin, Denizli’nin yönetimini ele geçirmeleri |
1288 |
Denizli’nin Germiyanoğulları egemenliğine girmesi |
1300-1368 |
Denizli’de ınançoğulları egemenliği |
1368 |
Denizli’nin yeniden Germiyanoğulları egemenliğine
girmesi |
1391 |
Denizli’nin Osmanlıların eline geçmesi |
1403 |
Timur’un Denizli’yi Germiyanoğulları’na geri vermesi |
1429 |
Denizli’nin kesin olarak Osmanlı egemenliğine girmesi |
1874 |
Denizli’de ilk rüştiye mektebinin (ortaokul)
açılması |
1876 |
Denizli’de ilk belediyenin kurulması |
1879 |
İzmir-Aydın Demiryolu’nun Sarayköy’e dek
uzatılmasına ilişkin bir antlaşmanın yapılması |
1883 |
Yapılan yönetim değişikliği ile Denizli’nin Sarayköy,
Buldan ve Tavas kazalarının bağlandığı bir sancak haline getirilmesi. |
1884 |
Çal kazasının Denizli sancağına bağlanması |
1888 |
Acıpayam Kazası’nın, Denizli sancağına bağlanması,
Sarayköy demiryolu hattının Dinar’a dek uzatılmasının kararlaştırılması |
1910 |
Denizli’nin ‘Bağımsız Mutasarrıflık’ haline getirilmesi |
22 Mart 1919 |
ızmir’de toplanan Redd-i ılhak Kongresi’ne
Denizli’den bir kurulun katılması |
25 Nisan 1919 |
ıstanbul Hükümeti’nin şehzade Abdürrahim Efendi başkanlığındaki bir öğüt kurulunu Denizli’ye göndermesi |
15 Mayıs 1919 |
ızmir’in Yunanlılarca işgali üzerine, Denizli’de bir
protesto mitingi düzenlenmesi |
16 Mayıs 1919 |
Yunan işgalinin protesto edilmesi amacıyla Tavas’ta da bir
miting düzenlenmesi |
17 Mayıs 1919 |
ışgale karşı Çal’da bir miting düzenlenmesi |
29 Mayıs 1919 |
Denizli Redd-i ılhak Cemiyeti’nin kurulması |
8 Haziran 1919 |
Sarayköy’de bir Kuva-yi Milliye Cephesi’nin oluşturulması |
10 Haziran 1919 |
Denizli’de Heyet-i Milliye’nin ve Sarayköy cephesinin
Oluşturulması |
3 Ağustos
1919 |
ıstanbul Hükümetinin Denizli’de incelemelerde bulunmak
üzere Jandarma Genel Komutanı Ali Kemal Paşa’yı göndermesi |
7 Ağustos 1919 |
Denizli Mutasarrıfı Faik Bey’in Dahiliye Nezareti’ne bir
telgraf çekerek , Kuva-yi Milliye’nin dağıtılması buyruğunu geri
çevirmesi |
18 Ağustos 1919 |
Denizli delegelerinin Sivas Kongresi’ne katılmak üzere
kentten ayrılması
|
12 Ocak 1920 |
Emin Efendi ve Faik Bey’in ıstanbul’da toplanan Meclisi
Mebusan’a Denizli milletvekili olarak katılması |
21 Haziran 1920 |
Çopur Musa çetesinin Çivril’i basması |
5 Temmuz 1920 |
Yunanlıların Buldan’a ve Çal’ın bazı köylerine girmesi |
8 Temmuz 1920 |
Demirci Mehmet Efe’nin adamlarından Sökeli Ali Efe’nin
Denizli’de öldürülmesi |
9 Temmuz 1920 |
Denizli’ye giren Demirci Mehmet Efe’nin, Sökeli Ali Efe
nin ölümünden sorumlu tuttuğu 60 kişiyi öldürtmesi |
29 Temmuz 1920 |
Yarbay Nazmi Bey’in 57. Tümen Komutanı ve Mutasarrıf
vekili olarak Denizli’ye gelmesi |
18 Ocak 1921 |
Çivril’in Yunan işgaline uğraması |
1 Nisan 1921 |
Çivril’in ikinci kez bir işgale uğraması |
30 Ağustos 1922 |
Çivril’in Büyük Taarruz neticesinde Yunan işgalinden
kurtarılması
|
4 Eylül 1922 |
Buldan’ın işgalden kurtarılması |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder